Justinianus,
Doğu Roma imparatoru olarak hüküm sürdüğü dönemde, imparatorluğu antik
dönemdeki ihtişamına döndürmeyi hayal etmekteydi. Bunun için siyasi alanda
restorasyon, hukuk alanında ise kodifikasyonlar ile büyük bir atılım
gerçekleştirmişti. Ünlü komutanı Belisarius’un askeri zaferleri ile
imparatorluk toprakları genişletilmiş; şehrin sembollerinden biri haline
gelecek olan ve “dünyanın en hızlı inşa edilen katedrali” sayılan, şaheser
niteliğindeki Ayasofya Kilisesi ile Aya İrini Kilisesi ve Yerebatan Sarnıcı bu
dönemde inşa edilmiş; bugün Batı Avrupa özel hukukunun temelini oluşturan Roma
hukuku külliyatını, ünlü hukukçu ve “questor” ünvanını taşıyan Tribonianus
önderliğindeki bir heyet ile toplatmış ve “Corpus Iuris Civilis” adı altında on
iki ciltlik yurttaşlık yasaları ile yazıya geçirmiştir. Kendisine “Büyük”, “Son
Roma imparatoru” ve “Hiçbir zaman uyumayan imparator” ünvanları verilmesini hak
edecek kadar hırslı ve enerjik olmasına rağmen her sınıf ve ünvanda insanın
yanına yaklaşabildiği ve dostane şekilde karşılandığı göz önüne
alındığında, aynı zamanda mütevazi bir kişiliğe sahip olduğu anlaşılmaktadır.
![]() |
| Justinianus ve Theodora |
Tarihte
başarıları ile anılsa da Justinianus’un özel hayatı ve saray yaşantısı oldukça
sansayonel ve şaşırtıcı idi. Bunu dönemin ünlü kronikçi-tarihçi yazarı
Prokopius’un “Bizans’ın Gizli Tarihi” (Anekdota) isimli eserinden öğreniyoruz.
Bu eserde Justinianus, para düşkünü, hain, sefil, yasaları çiğneyen ve keyfine
göre uygulayan kanlı bir despot olarak tanımlanmıştır.* Hatta daha da ileri
gidilerek hakkında gaddar, kendini beğenmiş ve beceriksiz bir yönetici olduğu
belirtilmiştir. Sirk dansçısı ve fahişe olan Theodora ile evlenebilmek için,
imparatorların soylu olmayan kadınlarla evlenmesini yasaklayan yasanın
değiştirilmesi ve Theodora’nın imparatoriçe olduktan sonra yönetimde tek başına
söz sahibi olmak istemesi ve bunun için çevirdiği entrikalar o dönemin
koşullarında skandal niteliğindeydi. İmparatorluk bir yandan siyasi ve askeri
başarılar gerçekleştiriyor, bir yandan başarılması güç olan bir yasalaştırma ve imar faaliyetine girişiliyor; ancak imparatorluğun hazinesi de aynı hızda
tükeniyor, saraydaki bürokrasi ve yönetim çürüyor, yasalaştırmalara rağmen
adaletin sağlanamaması nedeniyle halk asayiş ve huzur içinde yaşayamıyor ve git
gide fakirleşiyordu.
İmparatorlukta
adaletin tesisi için tarihin belki de en büyük kanunlaştırmasını gerçekleştiren
Justinianus, 532 yılında hipodromda gerçekleşen at yarışları nedeniyle,
toplumda sosyo-ekonomik tabanı olan “Maviler” ve “Yeşiller” olarak adlandırılan
partilerin kendisine karşı isyana kalkışmaları üzerine, büyük bir felaket ve
adaletsizliğe imza atmıştır. Tarihte “Nika İsyanı” olarak bilinen bu kalkışma
sırasında imparatoru, eşi Theodora başkentte kalıp isyanı bastırmaya teşvik
etmiş; imparator da komutanları Belisarius ve Narses sayesinde isyanı
bastırmayı başarabilmiştir. Ancak başkentin, tarihinde gördüğü bu en şiddetli
ayaklanmanın bastırılması neticesinde oldukça ağır sonuçlar doğmuştur. Şehrin
yarısının isyanda yandığı veya zarar gördüğü, on binlerce insanın da hayatını
kaybettiği belirtilmektedir. Asıl trajik olan ise imparatorun, ayaklanan 30.000
kişiyi hipodromda toplayıp katlettirmesidir. Prokopius, “Gizli Tarih”i,
gelecekteki hükümdarların, yolsuzlukların cezasının bir gün görüleceğini
bilmelerini ve böylelikle kötülükten kaçınmalarını sağlamak için yazdığını
belirtmiştir.
![]() |
| Justinianus döneminde Aya Sofya Kilisesi |
Prokopius’un
eserindeki anlatılanlarda bugün için gerçeklik payı veya abartı olup olmadığı
tartışma konusudur. Ancak, Prokopius’un eserinde bu kadar eleştirdiği ve
şeytana benzettiği imparatorun kendisine verdiği "illustres" (seçkin, aydın) ve
"praefector" (kent yöneticisi) unvan ve görevlerini kabul etmesi ve bunların gereğini yerine
getirmesi ise Prokopius’un tarihçiliğindeki samimiyet bakımından kafa
karıştırmaya devam etmektedir.
(*) Kaynaklar: Prokopius, Bizansın
Gizli Tarihi (Türkiye İş Bankası Yayınları, Syf. 9)


Hiç yorum yok:
Yorum Gönder