3 Ocak 2017 Salı

NİZAMÜLMÜLK

         Büyük Selçuklu Devleti sultanlarından Alparslan ve Melikşah’ın veziri olan Nizamülmülk, “Siyasetname”* isimli ünlü eserinde geçmişin adil hükümdarlarından kıssalar, adalet ile ilgili hadisler ve hikayeler ile Müslümanların emiri olan Sultan’a öğütlerde bulunmuş ve siyasetin adilane şekilde icra edilmesi gerekliliğini belirtmiştir. Zira “siyaset” kelimesi de Arapçada ve İslam geleneğinde hem “devlet idaresi” hem de “cezalandırma” anlamına gelmektedir.

        Nizamülmülk’ün siyasetinde “Küfr ile belki amma zulm ile payidar kalmaz memleket” sözünü düstur edindiği söylenir. Hatta “Güzel zamanlar, adil hükümdarların hüküm sürdüğü zamanlardır.” sözü de kendisine atfedilir. Ancak; Nizamülmülk’ün gücünün zirvesine ulaştığı Melikşah’ın vezirliği döneminde, otoritesini korumak ve sağlama almak için oğlullarını ve akrabalarını devletin önemli makamlarına getirdiği ve devlet hazinesinden usulsüz harcamalar yapıldığı; bunun da sultan Melikşah’ı ve Nizamülmülk’e muhalif olan devlet ricalini oldukça rahatsız ettiği rivayet olunur. Sultan Melikşah ve veziri Nizamülmülk arasındaki güç savaşı, daha sonraları sultan ile vezirin karşılıklı tehditvari mektuplaşmaları ile devam etmiştir ve nihayet Nizamülmülk’ün 1092 yılında Nihavend yakınlarında bir Batıni fedaisi tarafından hançerlenerek öldürülmesi ile son bulmuştur.
Nizamülmülk'ün suikasta uğraması
         Bu cinayetin kim tarafından gerçekleştirildiği ve suikastın arkasında kim veya kimlerin olduğu bilinmemekle birlikte; suikastın, yöntem olarak Hasan Sabbah’ın haşhaşi fedailerinin gerçekleştirdiği cinayetler ile benzerlik gösterdiği ve pragmatik olarak da vezir ile güç savaşı içerisinde olan Sultan Melikşah’ın, sultandan sonra tahta kendi oğlunun geçmesini isteyen sultanın eşi Terken Hatun’un ve vezirlik makamında gözü olan devlet adamı Tacülmülk’ün menfaatlerine uygun olduğu göz önünde bulundurulduğunda suikastın arkasında bu kişilerin biri veya birden fazlasının parmağının olduğu ihtimali yüksektir.

         Adil bir yöneticinin nasıl olması gerektiği konusunda eser kaleme alan bir yöneticinin, kendi fiili yönetiminde adil olmayan karar ve uygulamaları neticesinde suikasta uğrayarak hayatını kaybetmesi; her ne kadar bu suikastta siyasi çıkar çevrelerinin parmağı olduğu kabul edilse bile yapılan adaletsizliğin, adilane veya gayrı adilane de olsa bir karşılığının olacağının, bizim tarihimizdeki trajik örneklerindendir.

        (*) KAYNAKLAR: Nizamülmülk, Siyasetname (Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları)
   

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder