Büyük Selçuklu Devleti
sultanlarından Alparslan ve Melikşah’ın veziri olan Nizamülmülk, “Siyasetname”*
isimli ünlü eserinde geçmişin adil hükümdarlarından kıssalar, adalet ile ilgili
hadisler ve hikayeler ile Müslümanların emiri olan Sultan’a öğütlerde bulunmuş
ve siyasetin adilane şekilde icra edilmesi gerekliliğini belirtmiştir. Zira “siyaset”
kelimesi de Arapçada ve İslam geleneğinde hem “devlet idaresi” hem de “cezalandırma”
anlamına gelmektedir.
Nizamülmülk’ün siyasetinde “Küfr ile belki amma zulm ile
payidar kalmaz memleket” sözünü düstur edindiği söylenir. Hatta “Güzel
zamanlar, adil hükümdarların hüküm sürdüğü zamanlardır.” sözü de kendisine
atfedilir. Ancak; Nizamülmülk’ün gücünün zirvesine ulaştığı Melikşah’ın
vezirliği döneminde, otoritesini korumak ve sağlama almak için oğlullarını ve
akrabalarını devletin önemli makamlarına getirdiği ve devlet hazinesinden
usulsüz harcamalar yapıldığı; bunun da sultan Melikşah’ı ve Nizamülmülk’e
muhalif olan devlet ricalini oldukça rahatsız ettiği rivayet olunur. Sultan
Melikşah ve veziri Nizamülmülk arasındaki güç savaşı, daha sonraları sultan ile
vezirin karşılıklı tehditvari mektuplaşmaları ile devam etmiştir ve nihayet
Nizamülmülk’ün 1092 yılında Nihavend yakınlarında bir Batıni fedaisi tarafından
hançerlenerek öldürülmesi ile son bulmuştur.
Bu cinayetin kim tarafından gerçekleştirildiği ve suikastın
arkasında kim veya kimlerin olduğu bilinmemekle birlikte; suikastın, yöntem
olarak Hasan Sabbah’ın haşhaşi fedailerinin gerçekleştirdiği cinayetler ile
benzerlik gösterdiği ve pragmatik olarak da vezir ile güç savaşı içerisinde
olan Sultan Melikşah’ın, sultandan sonra tahta kendi oğlunun geçmesini isteyen
sultanın eşi Terken Hatun’un ve vezirlik makamında gözü olan devlet adamı
Tacülmülk’ün menfaatlerine uygun olduğu göz önünde bulundurulduğunda suikastın
arkasında bu kişilerin biri veya birden fazlasının parmağının olduğu ihtimali
yüksektir.
Adil bir yöneticinin nasıl olması gerektiği konusunda eser
kaleme alan bir yöneticinin, kendi fiili yönetiminde adil olmayan karar ve
uygulamaları neticesinde suikasta uğrayarak hayatını kaybetmesi; her ne kadar
bu suikastta siyasi çıkar çevrelerinin parmağı olduğu kabul edilse bile yapılan adaletsizliğin,
adilane veya gayrı adilane de olsa bir karşılığının olacağının,
bizim tarihimizdeki trajik örneklerindendir.
(*) KAYNAKLAR: Nizamülmülk,
Siyasetname (Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları)

Hiç yorum yok:
Yorum Gönder